Sessizliğin sorumlusu

Belinde doğum lekesi vardı.
Peygamber lekesi de denirmiş...

Aklı herkesinki gibi çalışmazdı.
En temel soruları sorardı, en can alıcı noktadan...

Şefkati, gözünün gülüşünden,
İçtenliği, sesinin hayretinden
bilirdin.

Çalışmak, dayanıklılık testi,
Yarış, kendiyle rakip olduğu 
oyunlar listesiydi

Yufkayürekli kim deseler başka hiç kimse derdin o varken.

Tehdit savurmakta, kızıp 
küsmekte pek mahir sayılmazdı.

Olgun doğmak kaderse, vakara
kurban olmak da ayrılmaz parçasıydı onun yaşayışına baktığında.

Gidişi kadar keskin köşelerdi
dönüşlerindeki seçimler ki onların seçim olduğuna ihtimal veremezdin gözün yemeyeceğinden...

Dışarıdan bakıp, onun gıyabında söylenebilen her ne varsa, kendine dön bak dedirtecek kadar yüzleşmeye kapı araladı etrafında... Şaşkın ayarken insanlar hakiki olana...

Uzay gemisiyle gelip almadılar bildiğim kadarıyla ama ışık hızıyla gitmiş olmalı ki yoktu o toprak atılan çukurda.

O da pek sevmemişti buraları...
Zaten hep söylerdi de...

Bildiği vardı bildim.
Dünyayı pek de ciddiye alamadığı malum ...neresiydi yeri, nerelerden nerelereydi menzili...meçhul...
Sessizliğin sorumlusu sen değilsin derdi çok konuşma demek yerine...

Işıl 
8 haziran '20
Tesvikiye

Yorumlar

Popüler Yayınlar