Ruhum Duysa

Anlayış evrime tâbi...
İstediğin kadar çabala...
Yolu yürümediysen menzile varman hayal. 
Yürüyüş de öğrenmeyle başlıyor.Tabii ki burada öğrenmeyi entelekt ile sınırlı tutmuyorum.
Çünkü öğrenme çok daha yüklü bir kavram. 
Bu arada aslında, kimse kimseye birşey öğretemiyor, destursuz.
Çünkü insanın öğrenmek için herşeyden önce ikna olması gerek. İkna da öyle "e hadi olayım bari" diyerek olunmuyor. Seni ikna eden olaylar, durumlar, duygular, düşünceler...hepsi birlikte çalışıyor...
Bilgiyi her hücrene öğrettiğin zaman bilgi senin oluyor. Yoksa geldiği gibi çaktırmadan gidiyor. 
Ruhun duymuyor ya...o bakımdan...

Öğrenmek önce aşk, sonra meşk istiyor...Meşakkat istiyor...Meşgul olunsun ...Halin, vaktin işgal olunsun istiyor...

Anladığım o ki; ister varlığından haberdar olalım, ister haberdar olmayalım,
İster kuark düzeyinde olsun ister foton , ister atomun kendisi...
Evrensel yapıya gizlenmiş her birim bilgi taşıyor.
Kısaca her bilgi aslında, enerjetik alanda bulunuyor, yaşamın somut alanlarından azade...
Biz varlıklar, mikro ve makro yaşamsal birimler, herbirimiz
o en suptil olanın, hayatın herhangi bir noktasında veya düzeyinde deneyimlenmeyi bekleyen enerji partiküllerine aracılık eden deney kapsüleri gibiyiz.
Daha farklı ifade edeyim. Biz maddeler, varoluş platformundaki deneyimi, enerjinin evrimine hizmet için yaşıyoruz. Ya da başka bir deyişle
Enerjinin evrimini gercekleştirmesini sağlayan, onun varlık düzeyindeki deneyimi.
Ve öğrenme, evrimdir en temelde. 
Ancak öğrenme yöntemi benim seçimime kalmış...Zorundan mı, kolayından mı? Uzun yoldan mı, kestirmeden mi?
Neyse ki her koşulda bütün yollar Romaya çıkıyor...
(Bu sözün Roması da Doğu Roma, yani İstanbulmuş bu arada :)) 
Bkz.: Million Sütunu, Sultanahmet Mey.)

Her neyse...
Dolayısıyla demem o ki 
bilgiyle kurduğumuz münasebet, yaşamla kurduğunuz münasebetle paralel. Bilgiyi içimize çekmiyorsak yaşamı da içimize çekmiyoruzdur.
Teorik bilginin uygulamalı bilgiyle desteklenmesi öğrenmeyi nasıl tamamlıyorsa,
Yaşam da enerjinin maddeleşmesini öyle tamamlıyor.
Peki bu arada düşüncesi güçlü, kavrayışı, analizi güçlü insanlar, bazen hayatın içinde hiç bulunmamış insanlar olabiliyor, o nasıl oluyor... 
Durumların, olayların kişiselleştirilmesi, en temelde, yaşanmış olmasıyla kaim ama burada ikinci opsiyon devreye giriyor. Yani, sen bizzat yaşamamış olsan da
genetik kayıtlarında o bilgi varsa kişiselleştirmek mümkün.
Empati de mümkün. Yani aslında yaşanmış ve kaydedilmiş oluyor..."Dedesi koruk yemiş torununun dişi kamaşmış" kaleminden zincirleme reaksiyon...Bu da başka bir yazının konusu gerçi...

Demek ki neymiş...Siz siz olun,
her Roma biletiyle İtalya tatili yapacağınızı sanmayın.
Bunun pandemisi var, Sultanahmeti var... Tabii her bilet de business olmuyor bu arada.. bunun kuyrukta beklemesi var, koltuk araları dar...var da var...:))))

Yorumlar

Popüler Yayınlar