Bütünleşme... eril...dişil...

Geçtiğimiz bir ayda olan bitenler, bizlerin taşıdığı; her türden oluşumu tetikleyici enerji türünün 'ne' liğinden bağımsızca en küçüğünden en büyüğüne hiçbir oluşumun şekillenemeyeceğini yine gözümüzün önüne serdi.


Dişil enerjinin tüm nitelikleriyle kendini yansıttığı Gaia yani yaratıcı ve yok edici, dağıtıcı ve toplayıcı, bilinmezlere gebe Toprak Ana, kendi doğasıyla uyumlanmayı reddeden her türden oluşumun nasıl kendisi tarafından dönüşüme uğratılacağını göstermekle kalmadı, varlıkların kendi varoluşlarına ait karakteristiklerin dışında davranış geliştirerek, durumları, oluşumları büyüme ve bütünleşme süreçlerini yönetmeye kalktıklarında bu seçimin zararla oturmaya yol açacağının  sinyalini de verdi...
Ve aynı zamanda,
Gaia' dan beslenmek için ona kök salmanın, ancak köklerini onun yapısının izin verdiği yumuşak, geçirgen kanallarından yol almakla mümkün olduğunu, görmezden gelmenin, sertliğin, dayatmanın büyümeye köklemeye elvermediğini de..

Medeniyetin oluşumuna baktığımızda, dişi enerji, yaratımın, bilinemezliğin ve büyüyerek bütünleşmenin temsili iken, eril enerji de sınırları oluşturarak, bilinen alanı tanımlayarak netleştirmenin ifadesi olarak görülebilir büyük ölçüde...

Kendi varoluş doğasını/amacını kavramak, akışla uyumlu olmayı, bakmayı, izlemeyi gerektirir...
Kendi varlıklarımızın şahidi olduğumuz bu ahir zamanın bize getirdiği ve getireceği yükümlülüklerin en büyüğü "kendimiz olma yükümlülüğü" dür.
O yüzden kendim ve herkes için dileğim "kendimizin en sadık gözlemcisi" olabilmek...
Ve büyüyerek yola ravan olmak için öncelike, gördüğümüzden sorumlu olduğumuzu bilebilmek...

Yorumlar

Popüler Yayınlar