Hikâye şöyle

 Evrensel sistemde çareler tükenmez...

Mesela, bir toplumda idrak güçlüğü ve bilinç düşüklüğü var...Bertaraf edilmesi için gereken neymiş bakılır....Hemen bir anti program oluşturulur. Eğitime başlanır...

Ama önce dinamikler belirlenir.

Durum şu ise mesela; olmaz ya hani ....oldu diyelim...

Bu topluma, demokrasi, cumhuriyet, medeniyet, hak, adalet...ne varsa buyrun sizin için ödemeyi önceden yaptık. Kontrolleri de tamam, sistem çalışıyor, iyi günlerde kullanın denmiş daha evvel....ama eldekini toplumsal düzeyde faydaya çevirecek olan gücü devreye sokacak kimse bulunamamış, rehavet hatta uyku tüm ağırlığıyla üstlerine çökmüş...

Bu durumun giderilmesi için öncelikle

tüm bu kavramları ucundan ucundan tırtıklayacak bir yönetici bulunur...koltuğa oturtulur. Yalnız göreve getirilecek kişinin pozisyona uygunluğu ve motivasyonu öncellenmelidir ki yolu yürürken sorun yaşanmasın...

Her neyse, bu zat aslen ağır işçidir... girer yükün altına, yük ağır ama vaadi yüksek...

Görevini yapar...Kötü mü...

yok gayet iyi yapar... çünkü bu anti görevi yapabilecek evrimsel liyakate sahiptir. Yani evrimsizdir...e eğitim de keza...ahlak ona keza...etraf?...e haliyle kadro, aynı kaliteyi tutturmak zorunda...yoksa iş çıkmaz...başlarlar hep birlikte çalışmaya...işlerini öyle hakkıyla yaparlar ki...

Üzerinde çalışılacak bu güruhun sahibi olduklarını sandıkları tüm değerleri ellerinden usul usul almaya başlarlar. Sonra bakarlar ki hareket yok, biraz daha görülebilir, algılanabilir yöntemler geliştirirler yaratıcıdırlar!!!...demokrasi gibi kullanılmayan ne varsa ortadan kaldırılır...adalet...lazım olursa bakarız denir... O da rafa......derken bir hafiflik...

Diger tarafta

Uyku tüm ağırlığıyla sürmektedir...

Bunlar bu arada istim tutturup hızlanırlar...eğitim...doğa...giderek pratikleşirler....bizimkilerin bastığı toprağı bile ayaklarının altından çekene kadar mesai yaparlar. Canla başla...görevi ifa etme telaşıyla...

Sırf uykudakileri uyandırmak için... insiyaki tabii...işi bilen yukarısı...Bir de kast önemli ya...iyi seçilmiş...roller cuk oturmuş...

Yedikçe yiyorlar...sövdükce sövüyor...dövdükçe dövüyor...

tıktıkca tıkıyorlar... e onlar da yorgun bakma...anasını bellemekten...büyük büyük konuşmaktan...aksırana tıksırana kadar yemekten...şişmiş onlar da garibim...ne yangını ne yağması ne depremi kalmış halâ tık yok...hadi ikinci tur...bu sefer çıkar bi' talan daha yaparız derler....nitekim...

Hatta Allahı da kadroya alırız...bizimkini yani...onlarınkini kandıramayız da...(ayol bilseniz sizi kim koydu bu yüksek mevkiye...saf değiştirirdiniz de daha oraya çok var...sonra da saf maf olmadığını anlamak vs.. oralara hele hiç girmiyorum)

Her neyse...

Garibim....onlar da napsın görev aşkı, aşkın bir cehaletle taçlandırılmış...gerçekten çırpınıyorlar... niye, nasıl böyle bir görevi hakettiklerini birbirlerine bile soracak mantık, muhakeme de yok ...Ama birbirlerinin yağlayıcısı, yârı ve yardımcısı olma konusunu çözmüşler Allah için...

Şimdi... diğer uyku bükücüler rehavetten çıkamadıkça bu aşkınların da metal yorgunluğu tavan yapar...tam dağıldı dağılacak derken bizimkiler uyku sersemi yine birbirlerine girer...neyse ötekiler bu sayede azıcık siyesta...

Anlayacağın uyku hali gerek derin, gerek rem uykusu olsun tüm rehavetiyle sürerken beklenen uyandırma mesajı gelmez ....gelemez...

Ama insandan umut kesilmez ya... bu kadar canhıraş çabanın, meyvelerini vermeye başlaması için böylesine seferber olunmuşsa uyanış ya cennete, ya cehenneme ama yarından yakın olmalıdır...

Hikaye böyle...

Memlekete dönersek...

Halâ ümitvar mıyım..bilemiyorum...

Her nereye olacaksa bu gidiş....

Ama ne yalan söyleyeyim....herkes uyurken

bir sabah birinin uyanıp "eureka" diye... pardon "buldum" diye sokaklarda bağırarak koşmasını... bulduğu şeyin kendi gücü olmasını ve dahi bunu başkalarına da pandemik seviyede bulaştırmasını istiyorum...

O gün ölsem gam yemem ammaa... atarın gideri var madem... söyleyeyim "daha da buraya gelmem"...

Işıl

Yorumlar

Popüler Yayınlar